Mehmet Akif Dalcı 1 Mayıs 1989

Her Türlü Sömürüye, Baskıya ve Seçim Aldatmacasına Karşı

 

YAŞASIN 1 MAYIS!..

 

20 Nisan 2023

 

İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor.

 

Bu seneki 1 Mayıs’ı çürümüş emperyalist-kapitalist sistemin emekçi halklara sömürü, baskı, zulüm ve hatta ölüm dışında bir seçenek tanımadığı, devlet ve düzenin rant politikaları ve iktidarın basiretsizliği nedeniyle yüzbinlerce insanımızın öldüğü ve sakat kaldığı 6 Şubat depremlerinin acı sonuçlarıyla karşılıyoruz.

 

Yapısal krizi ve çürümüş devlet gerçeği depremlerle bir kez daha açığa çıkan oligarşi tam bir çıkmaz içerisindedir. Bir yandan uyguladığı ekonomik politikalarla halklarımıza hayat pahalılığını, işsizliği, yoksulluğu ve açlığı reva görürken diğer yandan 21 yıldır uyguladığı ekonomik ve siyasal politikalar ve tek adam rejimiyle her türlü gericilik, baskı ve zorbalıkla kitleleri teslim almak istemektedir.

 

Her türlü hırsızlık, yolsuzluk ve talanla emekçi halklarımızın alınteri çalınırken, insanlık dışı çalışma koşullarıyla, kaza süsü verilmiş iş cinayetleriyle, engellenen sendikal örgütlenme hakkı ve yasaklanan grevlerle emekçilere açlık, yoksulluk ve sefalet dayatılmaktadır. Uygulanan rant ve talan politikalarıyla tarım alanları sermayeye peşkeş çekilirken bir yandan tarımsal üretim ve köylülük diğer taraftan ise doğamız yok edilmektedir.

 

Ülkemizde eğitimden sağlığa toplumsal yaşamın her alanında emekçi halklarımıza gericilik ve baskı dayatılırken, katliama dönüşmüş kadın cinayetleriyle, taciz ve tecavüzlerle kadınlarımızın ve çocuklarımızın yaşamı karartılmaktadır.

 

Ne yazık ki gençlik de bu durumdan payını almaktadır. Kendi içinde taşıdığı potansiyelle, araştıran-sorgulayan yapısıyla gençlik her dönem oligarşi tarafından gözden ilk çıkartılan kesimlerden biri olmuştur. Her salgında, her depremde kapatılacak kurumların başında gelen üniversitelerle bir yandan gençlerimizin eğitim hakkı ellerinden alınırken diğer taraftan ise cemaat, tarikat, vb. gerici-yobaz oluşumlar aracılığıyla geleceği karartılmaktadır.

 

Yapısal olarak krizleri içinde taşıyan ve sürekli daha ağırını yaşamaktan kurtulamayan/kurtulamayacak olan kapitalist-emperyalist sistemin, yaşanan bu ekonomik ve siyasi krizle birlikte iç çelişkileri daha fazla derinleşmiş, yönetenler yönetemez hale gelmiştir. Emekçi halklara uyguladığı tüm baskı ve sömürü politikalarına rağmen krizini aşamayan oligarşi çareyi bir kez daha seçimlerde görerek demokrasicilik oyunu devreye sokmuştur.

 

Yaşasın İşçilerin-Emekçilerin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü! Yaşasın 1 Mayıs!

 

Seçimlerle oligarşi bir kez daha yaşadığı tıkanıklığı aşmak, yıpranan devlet ve iktidar imajını düzelterek cumhurbaşkanlığından parlamentosuna kadar tüm kurum ve kuruluşlarıyla çürüyen devlet mekanizmasını yeniden yapılandırmak, en önemlisi de baskı ve sömürü politikalarını sorunsuz uygulamak ve ömrünü uzatmak için rejim değişikliği başta olmak üzere bir takım değişikliklerle krizini aşmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda emekçi halklar açısından bir şey ifade etmeyen seçimler sistem için oldukça önemli bir noktada olup, “tarihsel” olarak tanımlanmaktadır.

 

14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerle ne mevcutta uygulanan tek adam yönetimi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve yerine konulması planlanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ne de yenilenecek olan parlamentoda yer alacak düzen partileri ve reformist partiler emekçi halkların sorunlarına bir çözüm olamayacaktır.

 

Oligarşi tüm olanaklarıyla seferber olup krizini aşmaya uğraşırken, kendisine verilen desteğin ne yazık ki sadece “sol” parti ve çevrelerle sınırlı olmadığını görmekteyiz. Yaklaşan 1 Mayıs dolayısıyla yapılan 1 Mayıs hazırlık toplantılarında sendikalardan meslek odalarına kadar birçok kesimin de yaptığı konuşmalar, ortaya koyduğu tavırlarla 1 Mayıs’ı tarihsel ve sınıfsal özünden kopartarak, düzenin seçim oyununa alet etme çabalarını görmekteyiz.

 

Emekçi halkların insanca yaşam talepleri düzenin parlamentosu ve rejim değişikliğiyle değil; işçisinden köylüsüne, memurundan aydın ve sanatçısına, kadınından gençliğine kadar emeğiyle, alınteriyle yaşamı yeniden üretenlerin kendi elleriyle, devrim ve sosyalizm için verecekleri örgütlü mücadeleleri ile gerçekleşecektir.

 

Bu mücadelede önemli bir yer tutan 1 Mayıs, düzenin seçim oyunlarına alet edilecek, düzenin sınırları içine çekilecek bir gün değildir, olmayacaktır.

 

1 Mayıs teslimiyetin değil, mücadelenin günüdür ve öyle kalacaktır.

 

1 Mayıs, işçi sınıfının ve emekçilerin düzene tepkileri ve insanca bir yaşam talepleriyle gücünü en somut gösterdiği bir gün olarak oligarşinin korkulu rüyasıdır ve öyle kalmaya devam edecektir.

 

Bu 1 Mayıs’ta da düzenin ve oligarşinin emekçi halklarımıza reva gördüğü baskıya, sömürüye, açlığa, ölümlere, yıkıma, talana, yolsuzluğa, hırsızlığa, ahlaksızlığa ve seçim aldatmacasına, dayattığı teslimiyete, mahkum ettiği karamsarlığa ve umutsuzluğa karşı; insanın insanca ve özgürce yaşayacağı, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya ve ülke için, devrim ve sosyalizm için, dünyadaki tüm emekçi halklarla birlikte 1 Mayıs’ta alanlara, Taksim’e!...

 

YAŞASIN 1 MAYIS! BIJİ YEK GULAN!

 

YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!

 

YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM!

 

HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!